Bilim adamları tarafından izlenen bir kara delik, çekimine kapılan yıldızı yok ederken bu yıldızı kullanarak bir çeşit alev çıkarttı ve yıldızların ölümü hakkında yeni soru işaretleri oluşmasına neden oldu.
Evrenin en ilginç cisimleri arasında yer alan kara delikler, ilgi çekici ve karmaşık yapılarına rağmen malesef gözlenmesi son derece zor cisimler. Hiçbir şekilde görülemeyen, sadece uzayda bulunan diğer tüm kısımlar gibi siyah olan ancak etrafındaki küçük bir alanı etkilemesi sayesinde farkedebilen kara delikler, bu gelişmiş gizlenme kabiliyetlerinden dolayı çok fazla incelenemiyor. Johns Hopkins University'de görevli olan Sjoert van Velzen ve ekibi, bu sıra dışı cisimlerin çekimine kapılan yıldızların çok garip bir son ile karşılaştığını keşfetti.
Şimdiye kadar bir yıldızın bir kara delik tarafından yakalanıp parçalanması işlemine ilk defa tanıklık eden Sjoert van Velzen ve ekibi sadece bunu başarmakla kalmadı, aynı zamanda bu işlem sırasında kara deliğin ışık hızına yakın bir hızda alev püskürttüğünü de keşfetti. Kara deliğin çekimine kapılan ve deliğe doğru sürüklenen Güneş boyutundaki bu yıldızın, kaçışı olmayan bu sona doğru ilerlerken kara deliğin sahip olduğu ilginç özellikler sayesinde böyle bir alevin oluşmasına neden olduğu düşünülüyor. "Alev" olarak tanımladığımız bu şey aslında yıldızlarda bol miktarda bulunan ve aşırı ısınmış gaz olarak adlandırabileceğimiz, maddenin 4. hali olan plazma. Yıldızı yutan kara deliğin kutup kısımlarından dikey olarak püskürtülen plazma, yutulan yıldız ile ortaya çıkan büyük enerjinin sayesinde püskürtüldü. Bu maddenin kara delikten kaçtığı söylenemez ancak olay ufkuna kadar girmesinin ardından neredeyse ışık hızına sahip bir hızla plazma püskürtmek, yıldızın ve kara deliğin karşılaşmasıyla birlikte ne büyük derecelerde enerjinin açığa çıktığını kanıtlıyor.
Bilim adamları tarafından izlenen bir kara delik, çekimine kapılan yıldızı yok ederken bu yıldızı kullanarak bir çeşit alev çıkarttı ve yıldızların ölümü hakkında yeni soru işaretleri oluşmasına neden oldu.
Evrenin en ilginç cisimleri arasında yer alan kara delikler, ilgi çekici ve karmaşık yapılarına rağmen malesef gözlenmesi son derece zor cisimler. Hiçbir şekilde görülemeyen, sadece uzayda bulunan diğer tüm kısımlar gibi siyah olan ancak etrafındaki küçük bir alanı etkilemesi sayesinde farkedebilen kara delikler, bu gelişmiş gizlenme kabiliyetlerinden dolayı çok fazla incelenemiyor. Johns Hopkins University'de görevli olan Sjoert van Velzen ve ekibi, bu sıra dışı cisimlerin çekimine kapılan yıldızların çok garip bir son ile karşılaştığını keşfetti.
Şimdiye kadar bir yıldızın bir kara delik tarafından yakalanıp parçalanması işlemine ilk defa tanıklık eden Sjoert van Velzen ve ekibi sadece bunu başarmakla kalmadı, aynı zamanda bu işlem sırasında kara deliğin ışık hızına yakın bir hızda alev püskürttüğünü de keşfetti. Kara deliğin çekimine kapılan ve deliğe doğru sürüklenen Güneş boyutundaki bu yıldızın, kaçışı olmayan bu sona doğru ilerlerken kara deliğin sahip olduğu ilginç özellikler sayesinde böyle bir alevin oluşmasına neden olduğu düşünülüyor. "Alev" olarak tanımladığımız bu şey aslında yıldızlarda bol miktarda bulunan ve aşırı ısınmış gaz olarak adlandırabileceğimiz, maddenin 4. hali olan plazma. Yıldızı yutan kara deliğin kutup kısımlarından dikey olarak püskürtülen plazma, yutulan yıldız ile ortaya çıkan büyük enerjinin sayesinde püskürtüldü. Bu maddenin kara delikten kaçtığı söylenemez ancak olay ufkuna kadar girmesinin ardından neredeyse ışık hızına sahip bir hızla plazma püskürtmek, yıldızın ve kara deliğin karşılaşmasıyla birlikte ne büyük derecelerde enerjinin açığa çıktığını kanıtlıyor.
0
yorum:
Bilim adamları yaptıkları bir gen değişikliği sayesinde hastalığın etkilediği geni ortadan kaldırdı ve genin değişimiyle birlikte hastalıkta ortadan kalktı.
Teknolojiyle birlikte doğru orantılı olarak gelişen tıp, insanların ve diğer canlıların sahip olduğu anatomileri inceleyerek maruz kaldığımız hastalıklara veya durumlara çözümler sunmaya çalışıyor. Bugüne kadar birçok farklı ve çılgın fikirlerin yer aldığı tıp araştırmaları, bu sefer de insan geninin değiştirilmesiyle birlikte hastalıklara çözüm getirilebileceğini belirten bir çalışmayla gündemde. Tedavide bulunan "gen değişimi" aslında çoğu hastalığın giderilmesi amacıyla kullanılmış bir yöntem. Hastalığın etkilediği geni arayan ve bu genleri değiştirerek hastalığı ortadan kaldırmaya çalışan araştırmacıların başvurduğu gen değişimi, bu genlerin şu ana kadar değiştirilememiş olmasından dolayı işe yaramamıştı.
"CRISPR" (Clusters of Regularly Interspaced Short Palindromic Repeats) adlı bir yöntemi kullanarak yüz kası distrofisine tedavi sunan doktorlar, bu tedaviyle birlikte gen değişikliği yönteminin işe yaradığı ilk vakaya imza atmış oldular. Bu tedavi yöntemi sayesinde hastalığın hedefindeki geni başka bir gen ile değiştiren doktorlar, geni tam olarak "kapatmış" oldular. Böylece hastalığın etkileyebileceği hiçbir şey kalmadı. Gen değişikliğinin başarıya ulaştığı bu tedavi şimdilik insanlar üzerinde denenmiş değil. Başarıya ulaşmış olmasına rağmen sadece %50 başarı şansı bulunan bu tedavi yönteminin insanlarda ne gibi sonuçlara yol açabileceği bilinmiyor ancak yöntemin insanlar üzerinde denenebilmesi için önümüzde uzun bir süre var.
Bilim adamları yaptıkları bir gen değişikliği sayesinde hastalığın etkilediği geni ortadan kaldırdı ve genin değişimiyle birlikte hastalıkta ortadan kalktı.
Teknolojiyle birlikte doğru orantılı olarak gelişen tıp, insanların ve diğer canlıların sahip olduğu anatomileri inceleyerek maruz kaldığımız hastalıklara veya durumlara çözümler sunmaya çalışıyor. Bugüne kadar birçok farklı ve çılgın fikirlerin yer aldığı tıp araştırmaları, bu sefer de insan geninin değiştirilmesiyle birlikte hastalıklara çözüm getirilebileceğini belirten bir çalışmayla gündemde. Tedavide bulunan "gen değişimi" aslında çoğu hastalığın giderilmesi amacıyla kullanılmış bir yöntem. Hastalığın etkilediği geni arayan ve bu genleri değiştirerek hastalığı ortadan kaldırmaya çalışan araştırmacıların başvurduğu gen değişimi, bu genlerin şu ana kadar değiştirilememiş olmasından dolayı işe yaramamıştı.
"CRISPR" (Clusters of Regularly Interspaced Short Palindromic Repeats) adlı bir yöntemi kullanarak yüz kası distrofisine tedavi sunan doktorlar, bu tedaviyle birlikte gen değişikliği yönteminin işe yaradığı ilk vakaya imza atmış oldular. Bu tedavi yöntemi sayesinde hastalığın hedefindeki geni başka bir gen ile değiştiren doktorlar, geni tam olarak "kapatmış" oldular. Böylece hastalığın etkileyebileceği hiçbir şey kalmadı. Gen değişikliğinin başarıya ulaştığı bu tedavi şimdilik insanlar üzerinde denenmiş değil. Başarıya ulaşmış olmasına rağmen sadece %50 başarı şansı bulunan bu tedavi yönteminin insanlarda ne gibi sonuçlara yol açabileceği bilinmiyor ancak yöntemin insanlar üzerinde denenebilmesi için önümüzde uzun bir süre var.
16
yorum:
Bir grup araştırmacı, çok yakın bir tarihte insan bilincinin yapay bedenlere aktarılmasıyla birlikte bu bilinçlerin sonsuza kadar yaşayabileceğini belirtti.
Sahip olduğumuz zeka ve kabiliyet sayesinde biz insanlar, çok uzun süredir içinde varlığını sürdürdüğümüz gezegeni kendi istediğimiz şekillerde yönlendiriyoruz. Hayatımızı kolaylaştırması amacıyla yaptığımız cihazlar, yaşamak için inşaa ettiğimiz yapılar, yiyebilmek için ürettiğimiz besinler ve daha niceleri, insanın sahip olduğu gelişmiş aklın birer ürünleri. Günden güne artan teknolojimiz sayesinde her gün yeni birşey bulan bizler, bu kadar ilerlemiş olmamıza rağmen çok uzun senelerdir hedeflediğimiz ölümsüzlüğü hala elde edebilmiş değiliz. Bu konuda çalışmalar yürüten bir kuruluş, tam anlamıyla ölümsüzlük olmasa da bilincimizin sonsuza kadar yaşayabileceği bir yöntem geliştirebileceklerini iddia ediyorlar.
Sahip olduğumuz zeka ve kabiliyet sayesinde biz insanlar, çok uzun süredir içinde varlığını sürdürdüğümüz gezegeni kendi istediğimiz şekillerde yönlendiriyoruz. Hayatımızı kolaylaştırması amacıyla yaptığımız cihazlar, yaşamak için inşaa ettiğimiz yapılar, yiyebilmek için ürettiğimiz besinler ve daha niceleri, insanın sahip olduğu gelişmiş aklın birer ürünleri. Günden güne artan teknolojimiz sayesinde her gün yeni birşey bulan bizler, bu kadar ilerlemiş olmamıza rağmen çok uzun senelerdir hedeflediğimiz ölümsüzlüğü hala elde edebilmiş değiliz. Bu konuda çalışmalar yürüten bir kuruluş, tam anlamıyla ölümsüzlük olmasa da bilincimizin sonsuza kadar yaşayabileceği bir yöntem geliştirebileceklerini iddia ediyorlar.
Bir grup araştırmacı, çok yakın bir tarihte insan bilincinin yapay bedenlere aktarılmasıyla birlikte bu bilinçlerin sonsuza kadar yaşayabileceğini belirtti.
Sahip olduğumuz zeka ve kabiliyet sayesinde biz insanlar, çok uzun süredir içinde varlığını sürdürdüğümüz gezegeni kendi istediğimiz şekillerde yönlendiriyoruz. Hayatımızı kolaylaştırması amacıyla yaptığımız cihazlar, yaşamak için inşaa ettiğimiz yapılar, yiyebilmek için ürettiğimiz besinler ve daha niceleri, insanın sahip olduğu gelişmiş aklın birer ürünleri. Günden güne artan teknolojimiz sayesinde her gün yeni birşey bulan bizler, bu kadar ilerlemiş olmamıza rağmen çok uzun senelerdir hedeflediğimiz ölümsüzlüğü hala elde edebilmiş değiliz. Bu konuda çalışmalar yürüten bir kuruluş, tam anlamıyla ölümsüzlük olmasa da bilincimizin sonsuza kadar yaşayabileceği bir yöntem geliştirebileceklerini iddia ediyorlar.
Sahip olduğumuz zeka ve kabiliyet sayesinde biz insanlar, çok uzun süredir içinde varlığını sürdürdüğümüz gezegeni kendi istediğimiz şekillerde yönlendiriyoruz. Hayatımızı kolaylaştırması amacıyla yaptığımız cihazlar, yaşamak için inşaa ettiğimiz yapılar, yiyebilmek için ürettiğimiz besinler ve daha niceleri, insanın sahip olduğu gelişmiş aklın birer ürünleri. Günden güne artan teknolojimiz sayesinde her gün yeni birşey bulan bizler, bu kadar ilerlemiş olmamıza rağmen çok uzun senelerdir hedeflediğimiz ölümsüzlüğü hala elde edebilmiş değiliz. Bu konuda çalışmalar yürüten bir kuruluş, tam anlamıyla ölümsüzlük olmasa da bilincimizin sonsuza kadar yaşayabileceği bir yöntem geliştirebileceklerini iddia ediyorlar.
0
yorum:
26 Kasım 2015 Perşembe
Gelişen yapay zekayla birlikte robotlar, insanlara hayır demeye başladılar.
İnsanların kendi kendine düşünebilen cihazlar yapma hayali uzun süredir varlığını sürdürüyor. Bu hayal bir gün gerçeğe dönüştüğünde insanlar yapmaktan bıktıkları veya hoşlanmadıkları herşeyi bu zeki cihazlara yaptıracak ve kendileri yapmaktan keyif aldıkları şeylere odaklanabilecek, yani en azından plan böyle. Fakat Tufts University'de görevli olan araştırmacılar bu hayalin gerçekleşmesini engelleyebilecek bir teknoloji üzerinde çalışıyorlar.
Robotlara sahip olmaları gerekenden çok daha fazlasını verdikleri bu yapay zeka programıyla birlikte robotlar, kendi iradelerine sahip oluyorlar ve yapmayı kendileri için yararlı bulmadıkları, istemedikleri şeyleri yapmıyorlar. Bu yönde bir istek geldiği zaman da isteğin sahibine kibarca "hayır" diyorlar ve neden reddettiklerinin nedenini açıklıyorlar.
Hala bu teknolojinin üzerinde çalışmalar yürüten araştırmacılar, eğer bir gün bu teknolojiyi tam olarak geliştirebilirlerse yapay zekaların beklenenden çok daha zeki olabileceklerini belirttiler. Bence bizim emirlerimizi sorgulayabilecek düzeye geldikleri için tehlikeli bazı durumlara neden olabilecek yapay zekalı robotlar, ilerleyen senelerde insanlığın içinde bulunduğu mantıksız düzen için büyük bir tehlike olabilirler.
Gelişen yapay zekayla birlikte robotlar, insanlara hayır demeye başladılar.
İnsanların kendi kendine düşünebilen cihazlar yapma hayali uzun süredir varlığını sürdürüyor. Bu hayal bir gün gerçeğe dönüştüğünde insanlar yapmaktan bıktıkları veya hoşlanmadıkları herşeyi bu zeki cihazlara yaptıracak ve kendileri yapmaktan keyif aldıkları şeylere odaklanabilecek, yani en azından plan böyle. Fakat Tufts University'de görevli olan araştırmacılar bu hayalin gerçekleşmesini engelleyebilecek bir teknoloji üzerinde çalışıyorlar.
Robotlara sahip olmaları gerekenden çok daha fazlasını verdikleri bu yapay zeka programıyla birlikte robotlar, kendi iradelerine sahip oluyorlar ve yapmayı kendileri için yararlı bulmadıkları, istemedikleri şeyleri yapmıyorlar. Bu yönde bir istek geldiği zaman da isteğin sahibine kibarca "hayır" diyorlar ve neden reddettiklerinin nedenini açıklıyorlar.
Hala bu teknolojinin üzerinde çalışmalar yürüten araştırmacılar, eğer bir gün bu teknolojiyi tam olarak geliştirebilirlerse yapay zekaların beklenenden çok daha zeki olabileceklerini belirttiler. Bence bizim emirlerimizi sorgulayabilecek düzeye geldikleri için tehlikeli bazı durumlara neden olabilecek yapay zekalı robotlar, ilerleyen senelerde insanlığın içinde bulunduğu mantıksız düzen için büyük bir tehlike olabilirler.
6
yorum:
Uçakların yolcu bölümünde bulunan kısmın çıkabilir olmasını içeren patent, bu sistemle birlikte uçakların daha hızlı hareket edebilmesini sağlayacak.
Dünyanın en sık kullanılan ulaşım araçlarından birisi olan uçaklar, arabalara ve trenlere göre çok daha karmaşık bir çalışma mekanizmasına sahiptir. Bu mekanizmaları sayesinde hava yolunu kullanabilen uçaklar, gidecekleri yere diğer ulaşım araçlarından çok daha hızlı ve kolay şekilde ulaşabiliyor. Ülkeler arasındaki seyahatin vazgeçilmez ulaşım aracı olan uçaklar, yeni bir yolcu taşıma sistemi kullanabilirler.
2013 senesinde hazırlanan ancak daha yeni onaylanmış olan bir patente göre yolcu taşıması yapan uçaklarda kullanılacak bir sistem, uçakların yolcu kabininin çıkarılabilmesini içeriyor. Yani uçağın motorlarının, kokpitinin ve kanatlarının bulunduğu tüm bölümler uçakta sabit olacak ancak yolcuların bulunduğu kısım bir parça gibi çıkarılıp takılabilecek. Bu sistem sayesinde bazı uçakların parçaları kolayca değiştirilebilir olacak, hava alanlarında yaşanan kalabalık önlenebilecek ve yolcuların uçağa bindirilme işlemi çok daha hızlı gerçekleştirilebileceği için hava yollarının doluluk olayı azalıp, rötarlar ertelenebilecek
Uçakların yolcu bölümünde bulunan kısmın çıkabilir olmasını içeren patent, bu sistemle birlikte uçakların daha hızlı hareket edebilmesini sağlayacak.
Dünyanın en sık kullanılan ulaşım araçlarından birisi olan uçaklar, arabalara ve trenlere göre çok daha karmaşık bir çalışma mekanizmasına sahiptir. Bu mekanizmaları sayesinde hava yolunu kullanabilen uçaklar, gidecekleri yere diğer ulaşım araçlarından çok daha hızlı ve kolay şekilde ulaşabiliyor. Ülkeler arasındaki seyahatin vazgeçilmez ulaşım aracı olan uçaklar, yeni bir yolcu taşıma sistemi kullanabilirler.
2013 senesinde hazırlanan ancak daha yeni onaylanmış olan bir patente göre yolcu taşıması yapan uçaklarda kullanılacak bir sistem, uçakların yolcu kabininin çıkarılabilmesini içeriyor. Yani uçağın motorlarının, kokpitinin ve kanatlarının bulunduğu tüm bölümler uçakta sabit olacak ancak yolcuların bulunduğu kısım bir parça gibi çıkarılıp takılabilecek. Bu sistem sayesinde bazı uçakların parçaları kolayca değiştirilebilir olacak, hava alanlarında yaşanan kalabalık önlenebilecek ve yolcuların uçağa bindirilme işlemi çok daha hızlı gerçekleştirilebileceği için hava yollarının doluluk olayı azalıp, rötarlar ertelenebilecek
0
yorum:
Samsung, tüm oyuncuların rüyalarını süsleyen 128 GB DDR4 RAM'lerin seri üretimine başlayacağını duyurdu. Bu RAM'lerin veri merkezlerinde ve kurumsal sunucularda kullanması hedefleniyor.
Mobil cihazlar sektöründe kendi donanımlarını kullanarak ürettiği cihazlarla şu an sektörün en büyük markası olan Samsung, bu başarısını diğer donanım parçalarıyla yaymak istiyor. Bugün Samsung yetkilieri tarafından yapılan açıklamaya göre şirket, 128 GB DDR4 RAM'lerin seri üretimine başlamaya karar verdi. RAM'in ilk üretildiği tarihlerde piyasa kontrolü yapan Samsung, beklediği ilgiyi görmesinin ardından bu gelişmiş RAM'lerin sektörde sürekli olarak yer alması gerektiği kararına varmış ve hedefinde, RAM'lerin kullanılabileceği dev veri toplama merkezleri, kurumsal sunucular ve araştırma merkezleri bulunuyor.
Samsung'un ilk defa kullandığı "through silicon via" (TSV) teknolojisiyle birlikte birleştirilen RAM, 144 adet DDR çipten oluşuyor. Bu çipler, her bir paketi 4 adet 20nm 8 GB çip içeren 36 adet 4 GB DRAM'in içerisinde toplanmış. TSV teknolojisiyle üretilen çipler, klasik kablolu bağlanma türünden farklı olarak dikine dizilmiş elektrotları kullanarak veri alışverişini sağlıyorlar. Daha hızlı veri alışverişi gerçekleştirebilen çip, doğal olarak daha verimli ve hızlı hale geliyor. Aynı zamanda az enerjiyle yüksek performans sunan bu teknoloji, kablolu bağlanmanın kullandığı enerjinin yarısıyla aynı işlemi gerçekleştirebiliyor.
RAM'lerin seri üretiminin başlamasından sonra piyasa fiyatı belli olacak.
Samsung'un ilk defa kullandığı "through silicon via" (TSV) teknolojisiyle birlikte birleştirilen RAM, 144 adet DDR çipten oluşuyor. Bu çipler, her bir paketi 4 adet 20nm 8 GB çip içeren 36 adet 4 GB DRAM'in içerisinde toplanmış. TSV teknolojisiyle üretilen çipler, klasik kablolu bağlanma türünden farklı olarak dikine dizilmiş elektrotları kullanarak veri alışverişini sağlıyorlar. Daha hızlı veri alışverişi gerçekleştirebilen çip, doğal olarak daha verimli ve hızlı hale geliyor. Aynı zamanda az enerjiyle yüksek performans sunan bu teknoloji, kablolu bağlanmanın kullandığı enerjinin yarısıyla aynı işlemi gerçekleştirebiliyor.
RAM'lerin seri üretiminin başlamasından sonra piyasa fiyatı belli olacak.
Samsung, tüm oyuncuların rüyalarını süsleyen 128 GB DDR4 RAM'lerin seri üretimine başlayacağını duyurdu. Bu RAM'lerin veri merkezlerinde ve kurumsal sunucularda kullanması hedefleniyor.
Mobil cihazlar sektöründe kendi donanımlarını kullanarak ürettiği cihazlarla şu an sektörün en büyük markası olan Samsung, bu başarısını diğer donanım parçalarıyla yaymak istiyor. Bugün Samsung yetkilieri tarafından yapılan açıklamaya göre şirket, 128 GB DDR4 RAM'lerin seri üretimine başlamaya karar verdi. RAM'in ilk üretildiği tarihlerde piyasa kontrolü yapan Samsung, beklediği ilgiyi görmesinin ardından bu gelişmiş RAM'lerin sektörde sürekli olarak yer alması gerektiği kararına varmış ve hedefinde, RAM'lerin kullanılabileceği dev veri toplama merkezleri, kurumsal sunucular ve araştırma merkezleri bulunuyor.
Samsung'un ilk defa kullandığı "through silicon via" (TSV) teknolojisiyle birlikte birleştirilen RAM, 144 adet DDR çipten oluşuyor. Bu çipler, her bir paketi 4 adet 20nm 8 GB çip içeren 36 adet 4 GB DRAM'in içerisinde toplanmış. TSV teknolojisiyle üretilen çipler, klasik kablolu bağlanma türünden farklı olarak dikine dizilmiş elektrotları kullanarak veri alışverişini sağlıyorlar. Daha hızlı veri alışverişi gerçekleştirebilen çip, doğal olarak daha verimli ve hızlı hale geliyor. Aynı zamanda az enerjiyle yüksek performans sunan bu teknoloji, kablolu bağlanmanın kullandığı enerjinin yarısıyla aynı işlemi gerçekleştirebiliyor.
RAM'lerin seri üretiminin başlamasından sonra piyasa fiyatı belli olacak.
Samsung'un ilk defa kullandığı "through silicon via" (TSV) teknolojisiyle birlikte birleştirilen RAM, 144 adet DDR çipten oluşuyor. Bu çipler, her bir paketi 4 adet 20nm 8 GB çip içeren 36 adet 4 GB DRAM'in içerisinde toplanmış. TSV teknolojisiyle üretilen çipler, klasik kablolu bağlanma türünden farklı olarak dikine dizilmiş elektrotları kullanarak veri alışverişini sağlıyorlar. Daha hızlı veri alışverişi gerçekleştirebilen çip, doğal olarak daha verimli ve hızlı hale geliyor. Aynı zamanda az enerjiyle yüksek performans sunan bu teknoloji, kablolu bağlanmanın kullandığı enerjinin yarısıyla aynı işlemi gerçekleştirebiliyor.
RAM'lerin seri üretiminin başlamasından sonra piyasa fiyatı belli olacak.
0
yorum:
Örümcekten çok korkan bir adamın evinde karşılaştığı örümcek, talihsiz adamın öyle bir çığlık atmasına neden oldu ki komşuları polise "karısını öldürüyor" ihbarında bulundu.
Dünyanın en çok korkulan hayvanlar sıralamasında yılanlardan sonra ikinci sırada yer alan örümcekler, diğer hayvanlardan farklı olan görünüşleri ve belirli olmayan şekillerinden dolayı insanların algılamasına psikolojik olarak ters düşer ve bu nedenle bizlerde diğer böceklerden çok daha fazla korku yaratır. Bu korkular bazen insanlarda bir adım daha ilerleyerek fobiye dönüşebiliyor.
Avustralya'da yaşayan bir adam örümcek fobisine sahip olan kişilerden birisi. İsmi kendi isteği üzerine açıklanmayan bu talihsiz adamın evinden bir akşam "geber, seni öldüreceğim" gibi sesler ve çığlıklar duyulmuş. Bu sesler üzerine komşuları polise haber vermiş ve adamın evine gelen polis ile adam arasında şu konuşma geçmiş;
Polis: Karın nerede? Adam: Karım? Karım yok. Polis: Kız arkadaşın? Adam: Hayır... Polis: Bize bildirilene göre bu evden şiddet sesleri ve kadın çığlığı duyulmuş. Adam: Neden bahsettiğinizi bilmiyorum ben burada yalnız yaşıyorum. Polis: Hadi ama doğruyu söyleyecek misin? İnsanlar buradan sesler duyulduğunu ardından eşyaların fırlatıldığını söyledi. Adam: Eee... Örümcek vardı... Polis: Pardon? Adam: Evet örümcek vardı, kocaman bir tane. Polis: Peki bağıran kadın? Adam: Afedersiniz o bendim, örümceklerden gerçekten nefret ederim.
Polis memuru bu diyalog boyunca adamın oldukça utandığını söyledi. Olayın yaşanmasının ardından yerel gazetelerde yar verilen bu olay, oldukça komik olmasından dolayı internette de yayıldı. COK TUHAF VE GÜLÜNÇ BİR DURUM BENCE
Örümcekten çok korkan bir adamın evinde karşılaştığı örümcek, talihsiz adamın öyle bir çığlık atmasına neden oldu ki komşuları polise "karısını öldürüyor" ihbarında bulundu.
Dünyanın en çok korkulan hayvanlar sıralamasında yılanlardan sonra ikinci sırada yer alan örümcekler, diğer hayvanlardan farklı olan görünüşleri ve belirli olmayan şekillerinden dolayı insanların algılamasına psikolojik olarak ters düşer ve bu nedenle bizlerde diğer böceklerden çok daha fazla korku yaratır. Bu korkular bazen insanlarda bir adım daha ilerleyerek fobiye dönüşebiliyor.
Avustralya'da yaşayan bir adam örümcek fobisine sahip olan kişilerden birisi. İsmi kendi isteği üzerine açıklanmayan bu talihsiz adamın evinden bir akşam "geber, seni öldüreceğim" gibi sesler ve çığlıklar duyulmuş. Bu sesler üzerine komşuları polise haber vermiş ve adamın evine gelen polis ile adam arasında şu konuşma geçmiş;
Polis: Karın nerede? Adam: Karım? Karım yok. Polis: Kız arkadaşın? Adam: Hayır... Polis: Bize bildirilene göre bu evden şiddet sesleri ve kadın çığlığı duyulmuş. Adam: Neden bahsettiğinizi bilmiyorum ben burada yalnız yaşıyorum. Polis: Hadi ama doğruyu söyleyecek misin? İnsanlar buradan sesler duyulduğunu ardından eşyaların fırlatıldığını söyledi. Adam: Eee... Örümcek vardı... Polis: Pardon? Adam: Evet örümcek vardı, kocaman bir tane. Polis: Peki bağıran kadın? Adam: Afedersiniz o bendim, örümceklerden gerçekten nefret ederim.
Polis memuru bu diyalog boyunca adamın oldukça utandığını söyledi. Olayın yaşanmasının ardından yerel gazetelerde yar verilen bu olay, oldukça komik olmasından dolayı internette de yayıldı. COK TUHAF VE GÜLÜNÇ BİR DURUM BENCE
0
yorum:
Elon Musk’ın üzerine titrediği projelerinden biri olan SpaceX, en sonunda NASA kontratlarına girmeyi başardı.
Amerikan uzay ve havacılık endüstrisinin özelleşmesinin sembol şirketleri arasında yer alan SpaceX, en sonunda önemli NASA uçuş kontratlarından birini almayı başardı. Daha önce yörüngeye yük taşıyan SpaceX, 2017 yılında uzay istasyonuna (ISS) astronot uçuracak. Bu iş için Dragon uzay gemisini ve Falcon 9 roketini kullanacak olan SpaceX, önümüzdeki yılı bir dizi önemli sertifikayı alarak geçirmek zorunda. Şirket özellikle Falcon 9 roket sisteminin geri dönüş ve dikine inişi konularında zorluklarla karşılaşmıştı. Geçtiğimiz Mayıs ayında benzer bir kontratı Boeing firması da almıştı. Ancak SpaceX çok daha küçük ölçekli ve yeni bir şirket olduğundan, bu kontrat hayli önem taşıyor. Bu uçuşların başarıyla geçmesi, Amerika’nın Rus roketlerine olan ihtiyacını da azaltacak. İki ülke arasındaki rekabetin daha da hızlanması bekleniyor.
Elon Musk’ın üzerine titrediği projelerinden biri olan SpaceX, en sonunda NASA kontratlarına girmeyi başardı.
Amerikan uzay ve havacılık endüstrisinin özelleşmesinin sembol şirketleri arasında yer alan SpaceX, en sonunda önemli NASA uçuş kontratlarından birini almayı başardı. Daha önce yörüngeye yük taşıyan SpaceX, 2017 yılında uzay istasyonuna (ISS) astronot uçuracak. Bu iş için Dragon uzay gemisini ve Falcon 9 roketini kullanacak olan SpaceX, önümüzdeki yılı bir dizi önemli sertifikayı alarak geçirmek zorunda. Şirket özellikle Falcon 9 roket sisteminin geri dönüş ve dikine inişi konularında zorluklarla karşılaşmıştı. Geçtiğimiz Mayıs ayında benzer bir kontratı Boeing firması da almıştı. Ancak SpaceX çok daha küçük ölçekli ve yeni bir şirket olduğundan, bu kontrat hayli önem taşıyor. Bu uçuşların başarıyla geçmesi, Amerika’nın Rus roketlerine olan ihtiyacını da azaltacak. İki ülke arasındaki rekabetin daha da hızlanması bekleniyor.
0
yorum:
25 Kasım 2015 Çarşamba
Yapımcılığını Marvel Studio'nun üstlendiği Captain America: Civil War filminin fragmanı, YouTube kanalı Jimmy Kimmel Live tarafından yayınlandı.
Bir önceki "Captain America: The First Avenger" ve "Captain America: The Winter Soldier" filmlerinde olduğu gibi başrolde Chris Evans yer alıyor. Ayrıca Marvel'ın Iron Man gibi daha önce yayınlanan filmlerinde de yer alan Robert Downey, Captain America: Civil War filminde kendisine yer bulmuş. (yaşı fazla olmasına rağmen bu adam çok yakışıyor Marvel'ın filmlerine) Filmin daha önce teaser görüntüleri yayınlanmıştı fakat bu kadar uzun bir fragmanı izleme fırsatına erişememiştik. Filmdeki en heyecanlı bölümlerden kısa kesitler göreceğiniz fragman öncesinde Captain America: Civil War ile ilgili analistlerin çok ciddi iddiaları bulunuyor. Bu yazın en çok beklenen filmlerinden olan filmin gişe rekorları kırması bekleniyor.İ
Yapımcılığını Marvel Studio'nun üstlendiği Captain America: Civil War filminin fragmanı, YouTube kanalı Jimmy Kimmel Live tarafından yayınlandı.
Bir önceki "Captain America: The First Avenger" ve "Captain America: The Winter Soldier" filmlerinde olduğu gibi başrolde Chris Evans yer alıyor. Ayrıca Marvel'ın Iron Man gibi daha önce yayınlanan filmlerinde de yer alan Robert Downey, Captain America: Civil War filminde kendisine yer bulmuş. (yaşı fazla olmasına rağmen bu adam çok yakışıyor Marvel'ın filmlerine) Filmin daha önce teaser görüntüleri yayınlanmıştı fakat bu kadar uzun bir fragmanı izleme fırsatına erişememiştik. Filmdeki en heyecanlı bölümlerden kısa kesitler göreceğiniz fragman öncesinde Captain America: Civil War ile ilgili analistlerin çok ciddi iddiaları bulunuyor. Bu yazın en çok beklenen filmlerinden olan filmin gişe rekorları kırması bekleniyor.İ
Türkiye’nin sınır ihlali yaptığı gerekçesiyle Rus uçağını düşürmesinin ardından tüm dünya, Google’da Türkiye ile ilgili aramalarda bulundu.
Türkiye sınırları içerisinde Rus uçağının düşürülmesi, dünyadaki tüm gündemi bu yöne çekti. Bugün şuradan paylaştığımız haberimizde, özellikle dünkü olayın ardından Türkiye’de kurulacak Siber Güvenlik Kurulu’nun bir kat daha önemli hale gelmesinden ve çalışmalara hız verildiğinden bahsetmiştik. Dünya ise Google’a Türkiye ile Rusya arasında neler yaşandığını soruyor.
Google Trends’in Twitter hesabından yapılan paylaşımlarda şu sıralar listenin ilk sırasını Türkiye oluşturuyor. Google Trends, ülkemizle ilgili dünya genelinde en fazla sorulan soruları şu şekilde sıraladı: 1 Türkiye bir NATO üyesi mi? 2 Türkiye’ye yolculuk etmek güvenli mi? 3 Rusya, Türkiye’ye saldıracak mı? 4 Türkiye NATO’ya ne zaman katıldı? 5 Rusya, Türkiye’ye nasıl karışık verecek?
Seyahat güvenliğiyle ilgili endişe duyulan ülkeler arasında Türkiye, ilk 5 sıra içerisinde yer alıyor.
Türkiye’nin sınır ihlali yaptığı gerekçesiyle Rus uçağını düşürmesinin ardından tüm dünya, Google’da Türkiye ile ilgili aramalarda bulundu.
Türkiye sınırları içerisinde Rus uçağının düşürülmesi, dünyadaki tüm gündemi bu yöne çekti. Bugün şuradan paylaştığımız haberimizde, özellikle dünkü olayın ardından Türkiye’de kurulacak Siber Güvenlik Kurulu’nun bir kat daha önemli hale gelmesinden ve çalışmalara hız verildiğinden bahsetmiştik. Dünya ise Google’a Türkiye ile Rusya arasında neler yaşandığını soruyor.
Google Trends’in Twitter hesabından yapılan paylaşımlarda şu sıralar listenin ilk sırasını Türkiye oluşturuyor. Google Trends, ülkemizle ilgili dünya genelinde en fazla sorulan soruları şu şekilde sıraladı: 1 Türkiye bir NATO üyesi mi? 2 Türkiye’ye yolculuk etmek güvenli mi? 3 Rusya, Türkiye’ye saldıracak mı? 4 Türkiye NATO’ya ne zaman katıldı? 5 Rusya, Türkiye’ye nasıl karışık verecek?
Seyahat güvenliğiyle ilgili endişe duyulan ülkeler arasında Türkiye, ilk 5 sıra içerisinde yer alıyor.
0
yorum:
Twitter’dan gönderiliyormuş gibi gelen virüslü mesajlara dikkat edin, hesabınız her an çalınabilir.
Twitter’la ilgili son zamanlarda hiç hayırlı haber vermedik, farkındayız ama yapacak bir şey yok. Son günlerde patlayan Twitter’daki yeni ‘hırsızlık’ akımına bir yenisi daha eklendi. Security Turkey adındaki sahte hesaplardan gelen mesajlarda “Hesabın Twitter'a ait olmayan bir internet sitesi veya hizmeti tarafından ele geçirilmiş olabilir. Şimdilik hesabını güvenli tutabilmek amacıyla kilitledik. Size özel oluşturulan bağlantıdan yeniden giriş yaparak hesabını güvene almalısın” yazıyor. Bağlantının tamamen profilinizi ele geçirmek hazırlandığını söylememize sanırım gerek yok.
Twitter’dan geliyormuş gibi görünen bu mesajların ortak özellikleri ise hesabınızın tehlikede olduğunu söylemeleri ve kısaltılmış linklerle sizi zararlı içeriklerin bulunduğu yerlere çekmeleri. Tekrar tekrar belirtelim; Twitter asla kullanıcılarına DM yoluyla ulaşmıyor. Mail yoluyla bilgilendirmede bulunan Twitter, bu bilgilendirmenin içerisinde herhangi bir şekilde link de barındırmıyor.
Gelen bu sahte mesajlardan bazıları normal bir kullanıcıdan geliyormuş gibi görünüyor, o yüzden linklere tıklanma olasılığı Security Turkey’den gelen mesajlara göre daha fazla gibi.
Twitter’dan gönderiliyormuş gibi gelen virüslü mesajlara dikkat edin, hesabınız her an çalınabilir.
Twitter’la ilgili son zamanlarda hiç hayırlı haber vermedik, farkındayız ama yapacak bir şey yok. Son günlerde patlayan Twitter’daki yeni ‘hırsızlık’ akımına bir yenisi daha eklendi. Security Turkey adındaki sahte hesaplardan gelen mesajlarda “Hesabın Twitter'a ait olmayan bir internet sitesi veya hizmeti tarafından ele geçirilmiş olabilir. Şimdilik hesabını güvenli tutabilmek amacıyla kilitledik. Size özel oluşturulan bağlantıdan yeniden giriş yaparak hesabını güvene almalısın” yazıyor. Bağlantının tamamen profilinizi ele geçirmek hazırlandığını söylememize sanırım gerek yok.
Twitter’dan geliyormuş gibi görünen bu mesajların ortak özellikleri ise hesabınızın tehlikede olduğunu söylemeleri ve kısaltılmış linklerle sizi zararlı içeriklerin bulunduğu yerlere çekmeleri. Tekrar tekrar belirtelim; Twitter asla kullanıcılarına DM yoluyla ulaşmıyor. Mail yoluyla bilgilendirmede bulunan Twitter, bu bilgilendirmenin içerisinde herhangi bir şekilde link de barındırmıyor.
Gelen bu sahte mesajlardan bazıları normal bir kullanıcıdan geliyormuş gibi görünüyor, o yüzden linklere tıklanma olasılığı Security Turkey’den gelen mesajlara göre daha fazla gibi.
0
yorum:
Bir uzay teleskobu galaksilerin oluşturduğu ilginç gülen surat ifadesine benzer bir suret yakaladı.
NASA bugüne kadar bizlere birçok sıra dışı ve güzel uzay fotoğraflarını görüntüleme şansı tanıdı. Bu fotoğraflar arasında milyonlarca dev galaksinin bulunduğu fotoğraflar da var, küçük ve yalnız gök taşlarının bulunduğu fotoğraflar da var. Chandra adlı uzay teleskobundan gelen veriler sayesinde NASA, ilginç fotoğraflar koleksiyonuna bir fotoğraf daha ekledi. Birkaç galaksinin bulunduğu fotoğrafta bazı küçük olan galaksilerin milyonlarca yıl öteden gelen ışıkları, orta kısımda bulunan ve diğerlerine göre daha parlak ve ağır olan galaksinin etrafında bir kırılma yaşamış. Bu kırılmayla birlikte birleşen galaksilerin ışıkları, sanki orada bir gülen surat ifadesi varmış gibi bir görüntü oluşmasını sağlamış. Bu gülen surat ifadesi, NASA çalışanları tarafından "mor gülen surat" ismini aldı. Aynı zamnada fotoğrafta bulunan gülen surat Einstein'ın "General Relativity" yani "Genel Görelilik" tanımına da oldukça iyi bir örnek. Çünkü fotoğrafta yüzün eğimli çizgilerini oluşturan galaksilerin ışıkları, normalde tabii ki eğimli değil. Orta kısımda bulunan galaksinin ağırlığı ile bükülmüş olan bu ışıklar, Einstein'ın tanımının büyük bir bölümünde kendilerine yer bulmuşlardı.
Bir uzay teleskobu galaksilerin oluşturduğu ilginç gülen surat ifadesine benzer bir suret yakaladı.
NASA bugüne kadar bizlere birçok sıra dışı ve güzel uzay fotoğraflarını görüntüleme şansı tanıdı. Bu fotoğraflar arasında milyonlarca dev galaksinin bulunduğu fotoğraflar da var, küçük ve yalnız gök taşlarının bulunduğu fotoğraflar da var. Chandra adlı uzay teleskobundan gelen veriler sayesinde NASA, ilginç fotoğraflar koleksiyonuna bir fotoğraf daha ekledi. Birkaç galaksinin bulunduğu fotoğrafta bazı küçük olan galaksilerin milyonlarca yıl öteden gelen ışıkları, orta kısımda bulunan ve diğerlerine göre daha parlak ve ağır olan galaksinin etrafında bir kırılma yaşamış. Bu kırılmayla birlikte birleşen galaksilerin ışıkları, sanki orada bir gülen surat ifadesi varmış gibi bir görüntü oluşmasını sağlamış. Bu gülen surat ifadesi, NASA çalışanları tarafından "mor gülen surat" ismini aldı. Aynı zamnada fotoğrafta bulunan gülen surat Einstein'ın "General Relativity" yani "Genel Görelilik" tanımına da oldukça iyi bir örnek. Çünkü fotoğrafta yüzün eğimli çizgilerini oluşturan galaksilerin ışıkları, normalde tabii ki eğimli değil. Orta kısımda bulunan galaksinin ağırlığı ile bükülmüş olan bu ışıklar, Einstein'ın tanımının büyük bir bölümünde kendilerine yer bulmuşlardı.
0
yorum:
Zararlı yazılımları önleyecek bilgiye sahipseniz, önümüzdeki yılların en popüler meslekler, arasında yerini alacak siber paralı askerlik yapabilirsiniz.
Güvenlik şirketlerinde önemli görevlerde bulunan kişilerden zararlı yazılımların etkileri ve bunların önlenmesine yönelik yapılabileceklerden daha önce birçok kez bahsetmiştik. Basitçe anlatmak gerekirse 12 yaşındaki bir çocuğun dahi Wi-Fi şifresini kırabildiği günümüzde, bu sorunlarla baş edebilecek bilgiye sahip çok az kişi bulunuyor. İşte bu eksiklik, önümüzdeki yıllarda ortaya çok önemli bir iş kolunun ortaya çıkmasını sağlayacak.
Uzmanların açıklamalarına göre fidye yazılımları gibi birçok zararlı yazılımın daha da artacağı ve bunun yalnızca şirketleri değil, mobil platformla birlikte nesnelerin internetini de tehdit edeceğini belirttiler. Siber saldırganlar, buldukları yöntemler deşifre edilse dahi yeni yöntemler keşfetmeye devam ederek kurbanlarının paralarını gasp etmeye devam edecekler. Bunun dışında -şimdilik- güvenli ödeme sistemleri olan ApplePay ve AndroidPay’le birlikte borsaların da siber saldırılara daha fazla maruz kalacağı belirtiliyor. Bu sorunlara karşı alınacak önlemlerin çok karışık olmadığını belirten Kaspersky’e göre çözüm, şirketlerin bünyelerinde çalışan personellerini siber güvenlik konusunda daha fazla eğitmesi. Bu sayede şirketler hem kendi güvenliklerini üst seviye çıkaracaklar hem de teknoloji dünyasına farklı bir iş kolunun kazandırılmasını sağlayacaklar.
Zararlı yazılımları önleyecek bilgiye sahipseniz, önümüzdeki yılların en popüler meslekler, arasında yerini alacak siber paralı askerlik yapabilirsiniz.
Güvenlik şirketlerinde önemli görevlerde bulunan kişilerden zararlı yazılımların etkileri ve bunların önlenmesine yönelik yapılabileceklerden daha önce birçok kez bahsetmiştik. Basitçe anlatmak gerekirse 12 yaşındaki bir çocuğun dahi Wi-Fi şifresini kırabildiği günümüzde, bu sorunlarla baş edebilecek bilgiye sahip çok az kişi bulunuyor. İşte bu eksiklik, önümüzdeki yıllarda ortaya çok önemli bir iş kolunun ortaya çıkmasını sağlayacak.
Uzmanların açıklamalarına göre fidye yazılımları gibi birçok zararlı yazılımın daha da artacağı ve bunun yalnızca şirketleri değil, mobil platformla birlikte nesnelerin internetini de tehdit edeceğini belirttiler. Siber saldırganlar, buldukları yöntemler deşifre edilse dahi yeni yöntemler keşfetmeye devam ederek kurbanlarının paralarını gasp etmeye devam edecekler. Bunun dışında -şimdilik- güvenli ödeme sistemleri olan ApplePay ve AndroidPay’le birlikte borsaların da siber saldırılara daha fazla maruz kalacağı belirtiliyor. Bu sorunlara karşı alınacak önlemlerin çok karışık olmadığını belirten Kaspersky’e göre çözüm, şirketlerin bünyelerinde çalışan personellerini siber güvenlik konusunda daha fazla eğitmesi. Bu sayede şirketler hem kendi güvenliklerini üst seviye çıkaracaklar hem de teknoloji dünyasına farklı bir iş kolunun kazandırılmasını sağlayacaklar.
0
yorum:
24 Kasım 2015 Salı
NASA Mars görevinde kullanılması için 1.16 milyar dolar harcayarak yeni motorlar aldı.
NASA'nın Ay görevinden bu yana en büyük ve en çok ses getiren görevi, tartışmasız olarak Mars görevidir. Bundan seneler sonra gerçekleştirilecek olan bu görevin hazırlıkları şimdiden başlamış durumda ve NASA, her konuda kendini geliştirmek için sabırsız davranıyor. Geçtiğimiz günlerde Mars'ta kullanılacak olan robotun üretimi için bir yarışma başlattığını duyuran ve bu robotu iki büyük üniversitenin araştırmacılarına teslim eden NASA, şimdi de yeni roket motorları satın aldı.
NASA aldığı yeni roket motorlarına tam anlamıyla bir servet ödedi. Motorların toplamına 1.16 milyar dolar veren NASA, roket üretimi konusunda önceden de iş birliği yaptığı ve oldukça kaliteli bir kuruluş olan Aerojet Rocketdyne ile çalıştığını belirtti. Alınan toplam 4 adet RS-25 roket motorunun dördünü de Mars görevi için özel olarak geliştirilen Space Launch System'da kullanılacağı belirtildi. RS-25'te bulunan bazı parçalar 3D yazıcı ile üretildi.
NASA'nın görevde kullanmayı planladığı motor sayısı sadece bununla sınırlı değil. Kuruluşun Mars görevinde kullanmayı planladığı roketleri tamamlaması için daha birkaç roket daha üretmesi gerekiyor. Bu nedenle 2030 senesinde gerçekleştirilmesi planlanan Mars görevi için yaklaşık 2025 yılına kadar sürecek olan üretim süreci başlatıldı.
NASA Mars görevinde kullanılması için 1.16 milyar dolar harcayarak yeni motorlar aldı.
NASA'nın Ay görevinden bu yana en büyük ve en çok ses getiren görevi, tartışmasız olarak Mars görevidir. Bundan seneler sonra gerçekleştirilecek olan bu görevin hazırlıkları şimdiden başlamış durumda ve NASA, her konuda kendini geliştirmek için sabırsız davranıyor. Geçtiğimiz günlerde Mars'ta kullanılacak olan robotun üretimi için bir yarışma başlattığını duyuran ve bu robotu iki büyük üniversitenin araştırmacılarına teslim eden NASA, şimdi de yeni roket motorları satın aldı.
NASA aldığı yeni roket motorlarına tam anlamıyla bir servet ödedi. Motorların toplamına 1.16 milyar dolar veren NASA, roket üretimi konusunda önceden de iş birliği yaptığı ve oldukça kaliteli bir kuruluş olan Aerojet Rocketdyne ile çalıştığını belirtti. Alınan toplam 4 adet RS-25 roket motorunun dördünü de Mars görevi için özel olarak geliştirilen Space Launch System'da kullanılacağı belirtildi. RS-25'te bulunan bazı parçalar 3D yazıcı ile üretildi.
NASA'nın görevde kullanmayı planladığı motor sayısı sadece bununla sınırlı değil. Kuruluşun Mars görevinde kullanmayı planladığı roketleri tamamlaması için daha birkaç roket daha üretmesi gerekiyor. Bu nedenle 2030 senesinde gerçekleştirilmesi planlanan Mars görevi için yaklaşık 2025 yılına kadar sürecek olan üretim süreci başlatıldı.
0
yorum:
19 Kasım 2015 Perşembe
Hemen hemen tüm bakterilere direnç gösteren antibiyotiklere karşı koyan bazı dirençli bakteriler bulduklarını belirten bilim insanları, bu durumun çok vahim sonuçlar ortaya çıkarabileceğini söylediler.
Antibiyotikler, iyileşmeyen yaralara karşı son çare olarak kullanılan ilaçlardır. Sağlık dergisi olan Lancet’te yayınlanan bir bildiride, en güçlü antibiyotiklerden olan Colistin’e karşı dirençli olan bazı bakterilerin Çin’deki domuz ve insanlarda görüldüğü belirtildi. Asıl korkutan açıklama ise bu direncin dünya genelinde yayılma ve tedavi edilmesi imkansız enfeksiyonların ortaya çıkmasına sebep olma ihtimalinin bulunması.
Antibiyotik kıyameti adının verildiği bu bakterilerin tedavilere direnç göstermesi, tıp biliminde karanlık bir çağın başlamasına sebep olabilir. Antibiyotiğin kullanıldığı ameliyatlar ve kanser tedavilerinin tehdit altında bulunacağını belirten bilim insanları, buldukları bu gene MCR-1 adını verdiler. Mustasyona uğramış olan MCR-1’in, Colistin’in bakterileri öldürmesinin engellediğini belirten bilim insanları, bu genin test edilen hayvanların 5’te birinde, çiğ etlerin %15’inde ve 16 tane hastada görüldüğünü söylediler.
Mutasyona uğramış olan bu genle ilgili bir açıklama yapan Prof. Dr. Timothy Walsh, "Antibiyotik sonrası dünyanın gerçeğe dönüşmesi için tüm önemli unsurlar ortada. MRC-1 küresel düzeyde yayılırsa, ki bu artık olup olmama değil, ne zaman olacağı meselesi, ve gen kendisini kaçınılmaz bir şekilde diğer antibiyotiklere karşı dirençli genlerle birleştirirse büyük ihtimalle antibiyotik sonrası döneme geçeceğiz. Bu noktada örneğin bir hasta E.coli nedeniyle ciddi şekilde hastalanmışsa hiçbir şey yapamayacağız" dedi.
Leeds Eğitim Hastanesi’nde görevli olan Prof. Mark Wilox ise oldukça karamsar bir görüş belirterek, "Transfer oranı çok yüksek. Bu hiç iyi gözükmüyor. Tedavi yapamayacak duruma gelmemizden korkuyor muyum? Nihayetinde evet ama bu yıl mı, gelecek yıl mı, sonraki yıl mı görülür söylemek çok zor" dedi.
Prof. Walsh, yakın bir zamanda Tarım ve Sağlık Bakanlığı yetkilileriyle görüşerek Colistin'in tarım alanında kullanımının yasaklanmasını görüşecek. Sivil toplum kuruluşlarından Antibiotic Action'da görevli olan Prof. Laura Kiddock ise bu antibiyotiklerin veterinerlik ve tıp alanında kesinlikle kullanılmaması gerektiğini belirtti.
Hemen hemen tüm bakterilere direnç gösteren antibiyotiklere karşı koyan bazı dirençli bakteriler bulduklarını belirten bilim insanları, bu durumun çok vahim sonuçlar ortaya çıkarabileceğini söylediler.
Antibiyotikler, iyileşmeyen yaralara karşı son çare olarak kullanılan ilaçlardır. Sağlık dergisi olan Lancet’te yayınlanan bir bildiride, en güçlü antibiyotiklerden olan Colistin’e karşı dirençli olan bazı bakterilerin Çin’deki domuz ve insanlarda görüldüğü belirtildi. Asıl korkutan açıklama ise bu direncin dünya genelinde yayılma ve tedavi edilmesi imkansız enfeksiyonların ortaya çıkmasına sebep olma ihtimalinin bulunması.
Antibiyotik kıyameti adının verildiği bu bakterilerin tedavilere direnç göstermesi, tıp biliminde karanlık bir çağın başlamasına sebep olabilir. Antibiyotiğin kullanıldığı ameliyatlar ve kanser tedavilerinin tehdit altında bulunacağını belirten bilim insanları, buldukları bu gene MCR-1 adını verdiler. Mustasyona uğramış olan MCR-1’in, Colistin’in bakterileri öldürmesinin engellediğini belirten bilim insanları, bu genin test edilen hayvanların 5’te birinde, çiğ etlerin %15’inde ve 16 tane hastada görüldüğünü söylediler.
Mutasyona uğramış olan bu genle ilgili bir açıklama yapan Prof. Dr. Timothy Walsh, "Antibiyotik sonrası dünyanın gerçeğe dönüşmesi için tüm önemli unsurlar ortada. MRC-1 küresel düzeyde yayılırsa, ki bu artık olup olmama değil, ne zaman olacağı meselesi, ve gen kendisini kaçınılmaz bir şekilde diğer antibiyotiklere karşı dirençli genlerle birleştirirse büyük ihtimalle antibiyotik sonrası döneme geçeceğiz. Bu noktada örneğin bir hasta E.coli nedeniyle ciddi şekilde hastalanmışsa hiçbir şey yapamayacağız" dedi.
Leeds Eğitim Hastanesi’nde görevli olan Prof. Mark Wilox ise oldukça karamsar bir görüş belirterek, "Transfer oranı çok yüksek. Bu hiç iyi gözükmüyor. Tedavi yapamayacak duruma gelmemizden korkuyor muyum? Nihayetinde evet ama bu yıl mı, gelecek yıl mı, sonraki yıl mı görülür söylemek çok zor" dedi.
Prof. Walsh, yakın bir zamanda Tarım ve Sağlık Bakanlığı yetkilileriyle görüşerek Colistin'in tarım alanında kullanımının yasaklanmasını görüşecek. Sivil toplum kuruluşlarından Antibiotic Action'da görevli olan Prof. Laura Kiddock ise bu antibiyotiklerin veterinerlik ve tıp alanında kesinlikle kullanılmaması gerektiğini belirtti.
2
yorum:
Gezegenler bu zamana kadar hep var olduktan sonra incelenmişlerdi. Astronomlar, bu sefer bir gezegenin ortaya çıkış anını gözlemlemeyi başardı.
Arizona Üniversitesi’ndeki görevli olan araştırma ekibi, toz ve gaz bulutunun bir araya gelerek bir gezegenin oluşum anını gözlemlemeyi başardı. Başkanlığını Stephanie Sallum’un yaptığı araştırma ekibinin Nature’da yayınlanan makalesinde, birkaç yıl önce keşfedilen ve numarası LkCa15b olan bebek gezegen bir süre izlenmeye başlandığı belirtildi.
LkCa15’in, kozmik ölçülere göre yaşı oldukça genç bir yıldızı bulunuyor. Yaşı 2 milyon olan bu yıldızın bir güneş sistemi oluşturduğu belirtiliyor.
Şili ve ABD’de bulunan teleskoplar yardımıyla 9700 derece sıcaklıktaki bir hidrojen gazının ışımasının ve kor halindeki tozun yaydığı ışığı gözlemleyen astronomlar, bu genç protogezegenin üzerine düşen görevi yerine getirerek gezegenin oluşmasını sağladığı ispatlanmış oldu. Bu sayede bir gezegenin oluşumu ilk kez gözlemlenmiş oldu.
Gezegenler bu zamana kadar hep var olduktan sonra incelenmişlerdi. Astronomlar, bu sefer bir gezegenin ortaya çıkış anını gözlemlemeyi başardı.
Arizona Üniversitesi’ndeki görevli olan araştırma ekibi, toz ve gaz bulutunun bir araya gelerek bir gezegenin oluşum anını gözlemlemeyi başardı. Başkanlığını Stephanie Sallum’un yaptığı araştırma ekibinin Nature’da yayınlanan makalesinde, birkaç yıl önce keşfedilen ve numarası LkCa15b olan bebek gezegen bir süre izlenmeye başlandığı belirtildi.
LkCa15’in, kozmik ölçülere göre yaşı oldukça genç bir yıldızı bulunuyor. Yaşı 2 milyon olan bu yıldızın bir güneş sistemi oluşturduğu belirtiliyor.
Şili ve ABD’de bulunan teleskoplar yardımıyla 9700 derece sıcaklıktaki bir hidrojen gazının ışımasının ve kor halindeki tozun yaydığı ışığı gözlemleyen astronomlar, bu genç protogezegenin üzerine düşen görevi yerine getirerek gezegenin oluşmasını sağladığı ispatlanmış oldu. Bu sayede bir gezegenin oluşumu ilk kez gözlemlenmiş oldu.
4
yorum:
16 Kasım 2015 Pazartesi
Dünyaca ünlü hacker grubu Anonymous, Paris saldırısından sonra IŞİD'e ürkütücü bir video ile savaş ilan etti.
İletişim çağında yaşıyoruz. Yaşadığımız çağın bu ismi almasındaki en büyük etken internet. İnternet bizler tarafından basit işler için kullanılıyor olsa da kullandığımız cihazların hepsi, son derece karmaşık yapıya sahip olan cihazlar. Bizlerden farklı olarak bu cihazları, internet bağlantısı veya farklı bağlantı türlerini kullanarak yönetebilen bazı eğitimli kişiler var. "Hacker" olarak isimlendirilen bu kişilerin çoğu, eğitim ve yeteneklerini kendileri için kullanıyor olsalar da bazıları kendince haklı olarak gördüklerini savunmak adına bu yeteneklerini kullanıyorlar. Bu gibi düşünceler nedeniyle geçtiğimiz yıllar içinde binlerce hacker grubu kuruldu.
Bu hacker gruplarından birisi, en güçlüsü ve en ünlüsü olan Anonymous, geçtiğimiz günlerde Paris'te yaşanan terör saldırısından sonra, saldırının sorumluluğunu üstlenen IŞİD'e savaş açtığını duyurdu. Bir video ile IŞİD'e savaş açtıklarını duyuran ünlü hack grubu, videoda kendilerinin bir simgesi haline gelmiş olan maskeyi de göstermeyi ihmal etmedi. Fransızca konuşulan videoda saldırıların yaşandığı Fransa için "bizim Fransamız" ifadesini kullanan hackerlar, IŞİD'in yaptıklarının yanına kalmayacağını bildirdi.
BAKALIM NELER OLACAK.
Dünyaca ünlü hacker grubu Anonymous, Paris saldırısından sonra IŞİD'e ürkütücü bir video ile savaş ilan etti.
İletişim çağında yaşıyoruz. Yaşadığımız çağın bu ismi almasındaki en büyük etken internet. İnternet bizler tarafından basit işler için kullanılıyor olsa da kullandığımız cihazların hepsi, son derece karmaşık yapıya sahip olan cihazlar. Bizlerden farklı olarak bu cihazları, internet bağlantısı veya farklı bağlantı türlerini kullanarak yönetebilen bazı eğitimli kişiler var. "Hacker" olarak isimlendirilen bu kişilerin çoğu, eğitim ve yeteneklerini kendileri için kullanıyor olsalar da bazıları kendince haklı olarak gördüklerini savunmak adına bu yeteneklerini kullanıyorlar. Bu gibi düşünceler nedeniyle geçtiğimiz yıllar içinde binlerce hacker grubu kuruldu.
Bu hacker gruplarından birisi, en güçlüsü ve en ünlüsü olan Anonymous, geçtiğimiz günlerde Paris'te yaşanan terör saldırısından sonra, saldırının sorumluluğunu üstlenen IŞİD'e savaş açtığını duyurdu. Bir video ile IŞİD'e savaş açtıklarını duyuran ünlü hack grubu, videoda kendilerinin bir simgesi haline gelmiş olan maskeyi de göstermeyi ihmal etmedi. Fransızca konuşulan videoda saldırıların yaşandığı Fransa için "bizim Fransamız" ifadesini kullanan hackerlar, IŞİD'in yaptıklarının yanına kalmayacağını bildirdi.
BAKALIM NELER OLACAK.
3
yorum:
10 Kasım 2015 Salı
Mars’ta "sıvı halde su bulunduğu" açıklamasıyla bilim dünyasını sarsan NASA, Kızıl Gezegen'le ilgili yeni bir bulgu paylaşmıştı. NASA, Mars'ın karbondioksit ağırlıklı atmosferinin bundan milyarlarca yıl önceki bir Güneş fırtınası nedeniyle parçalandığını duyurmuştu. Yeni yapılan bir araştırmayla bu durumu NASA tüm hatlarıyla... Bundan uzunca bir süre önce (yaklaşık 4 milyar yıl önce) Mars, Dünya gibi ılık ve yüzeyinde sıvı su barındırabilen bir gezegendi. Mars yüzeyindeki ırmaklar denizlere su taşıyorken kalın atmosferi de gezegeni ılık tutuyordu. Araştırmacılara göre, bakteriler oluşmaya bile başlamıştı. Ama şu anda Mars oldukça soğuk ve çıplak. Irmaklar ve denizler yok. Atmosferi ise oldukça ince. Yaşayan tek hücreli canlılar varsa bile bunlar yüzeyde değil, Mars yüzeyinin altında bir yerlerde. Ne oldu da Mars bu hale geldi? Bu soru araştırmacıları oldukça meşgul ediyor. Bilinen kesin bir şey var ki; o da Mars'ın en önemli değerini yitirmesi: CO2 (karbondioksit) den oluşan atmosferi. Dünya'da olduğu gibi CO2 Mars'ta da sera etkisi yaratan gaz. Hem suyun sıvı halde bulunmasını sağlayan sıcaklık değerlerini koruyor hem de suyun hemen buharlaşmamasını ya da donmamasını sağlayan basınç değerlerini yaratıyor.
Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), Mars'la ilgili merakla beklenen yeni açıklamasını geçtiğimiz günlerde yapmıştı: "Mars Atmosferi ve Değişen Evrimi" (MAVEN) misyonu kapsamında toplanan bulguların sonuçlarını açıklayan NASA, Mars'ın karbondioksit ağırlıklı atmosferinin bundan milyarlarca yıl önceki bir Güneş fırtınası nedeniyle parçalandığını duyurdu.
Washington'daki NASA merkezinde düzenlenen basın toplantısında konuşan astronot ve NASA yöneticisi John Grunsfeld, "Mars'ın bir zamanlar hayat belirtisi olan sıvı halde su bulunmasını destekleyecek kadar ılık bir atmosfere sahip olduğu görülüyor" dedi. NASA Mars'taki suya neden olduğu konusunda ise henüz kesin bir sonuca ulaşamadı. Ancak bilim insanlarına göre iki ihtimal var: Ya atmosfere kaçtı ya da buzulların altında kaldı. Güneş'in atmosferinden gelen ve saatteki hızı 1,6 milyon kilometreye ulaşan proton ve elektron gibi partiküllerin akımı, güneş fırtınası olarak adlandırılıyor. NASA, Eylül ayı sonunda yaptığı açıklamada da, Mars'ta sıcak aylarda akan tuzlu su bulunduğuna dair çok güçlü kanıtlara ulaşıldığını açıklamıştı. NASA konuyla ilgili yeni yaptığı bir çalışmada ise şunları söyledi: "Dünya'nın etrafındaki manyetik alan güneş fırtınalarının atmosferimizi yok etmesini engelliyor. Mars bu kadar şanslı değildi. Mars'ın atmosferi tam anlamıyla uzaya süpürülmüş... Yani milyonlarca yıl önce erimiş. Güneş fırtınaları Mars kutuplarından sanki bir çeşmeden su akıtır gibi atmosferi çekip aldı. Gerçekten inanılmaz bulgu. Saniyede 10 üzeri 24 hava parçacığı Mars'ın yüzeyinden kaçıyor. Bu buluş, diğer gezegenlerin atmosferleri ile ilgili de insanoğluna bilgi verecek."
Mars’ta "sıvı halde su bulunduğu" açıklamasıyla bilim dünyasını sarsan NASA, Kızıl Gezegen'le ilgili yeni bir bulgu paylaşmıştı. NASA, Mars'ın karbondioksit ağırlıklı atmosferinin bundan milyarlarca yıl önceki bir Güneş fırtınası nedeniyle parçalandığını duyurmuştu. Yeni yapılan bir araştırmayla bu durumu NASA tüm hatlarıyla... Bundan uzunca bir süre önce (yaklaşık 4 milyar yıl önce) Mars, Dünya gibi ılık ve yüzeyinde sıvı su barındırabilen bir gezegendi. Mars yüzeyindeki ırmaklar denizlere su taşıyorken kalın atmosferi de gezegeni ılık tutuyordu. Araştırmacılara göre, bakteriler oluşmaya bile başlamıştı. Ama şu anda Mars oldukça soğuk ve çıplak. Irmaklar ve denizler yok. Atmosferi ise oldukça ince. Yaşayan tek hücreli canlılar varsa bile bunlar yüzeyde değil, Mars yüzeyinin altında bir yerlerde. Ne oldu da Mars bu hale geldi? Bu soru araştırmacıları oldukça meşgul ediyor. Bilinen kesin bir şey var ki; o da Mars'ın en önemli değerini yitirmesi: CO2 (karbondioksit) den oluşan atmosferi. Dünya'da olduğu gibi CO2 Mars'ta da sera etkisi yaratan gaz. Hem suyun sıvı halde bulunmasını sağlayan sıcaklık değerlerini koruyor hem de suyun hemen buharlaşmamasını ya da donmamasını sağlayan basınç değerlerini yaratıyor.
Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), Mars'la ilgili merakla beklenen yeni açıklamasını geçtiğimiz günlerde yapmıştı: "Mars Atmosferi ve Değişen Evrimi" (MAVEN) misyonu kapsamında toplanan bulguların sonuçlarını açıklayan NASA, Mars'ın karbondioksit ağırlıklı atmosferinin bundan milyarlarca yıl önceki bir Güneş fırtınası nedeniyle parçalandığını duyurdu.
Washington'daki NASA merkezinde düzenlenen basın toplantısında konuşan astronot ve NASA yöneticisi John Grunsfeld, "Mars'ın bir zamanlar hayat belirtisi olan sıvı halde su bulunmasını destekleyecek kadar ılık bir atmosfere sahip olduğu görülüyor" dedi. NASA Mars'taki suya neden olduğu konusunda ise henüz kesin bir sonuca ulaşamadı. Ancak bilim insanlarına göre iki ihtimal var: Ya atmosfere kaçtı ya da buzulların altında kaldı. Güneş'in atmosferinden gelen ve saatteki hızı 1,6 milyon kilometreye ulaşan proton ve elektron gibi partiküllerin akımı, güneş fırtınası olarak adlandırılıyor. NASA, Eylül ayı sonunda yaptığı açıklamada da, Mars'ta sıcak aylarda akan tuzlu su bulunduğuna dair çok güçlü kanıtlara ulaşıldığını açıklamıştı. NASA konuyla ilgili yeni yaptığı bir çalışmada ise şunları söyledi: "Dünya'nın etrafındaki manyetik alan güneş fırtınalarının atmosferimizi yok etmesini engelliyor. Mars bu kadar şanslı değildi. Mars'ın atmosferi tam anlamıyla uzaya süpürülmüş... Yani milyonlarca yıl önce erimiş. Güneş fırtınaları Mars kutuplarından sanki bir çeşmeden su akıtır gibi atmosferi çekip aldı. Gerçekten inanılmaz bulgu. Saniyede 10 üzeri 24 hava parçacığı Mars'ın yüzeyinden kaçıyor. Bu buluş, diğer gezegenlerin atmosferleri ile ilgili de insanoğluna bilgi verecek."
0
yorum:
5 Kasım 2015 Perşembe
Sanal gerçeklik cihazlarını kullanarak yapılması en keyifli şeylerden birisi, şüphesiz ki oyun oynamak. Bu eşi benzeri olmayan platformda oynanabilen oyunlar, maalesef bu sektörün yeni bir sektör olması nedeniyle pek kaliteli değil. "Zero Latency" adlı bir sanal gerçeklik cihazları ve uygulamaları üreticisi, kalitelesini göstermek adına sanal gerçeklik gözlüklerinin en eğlenceli halini bir düzenekle sergiledi.
Kurulan düzenekte seçilen oyunu oynamak adına birkaç gönüllü seçildi. Seçilen bu gönüllüler, taktıkları birkaç aksesuar, sanal gerçeklik gözlüğü ve ekipmanla birlikte belirlenen alana bırakıldılar. Geniş ve boş olan bu alan, Zero Latency tarafından sanal gerçeklik gözlüklerinin kullanımı için özel olarak hazırlanmıştı. Alanın ortasında hiçbir şeyden haberleri olmadan bekleyen gönüllüler, üzerilerine koşmaya başlayan zombilerle birlikte oldukça korkuyor fakat bir yandan da ateş ediyorlar.n soruları cevaplayacak. VİDEOSU NU BURDAN İZLEYE BİLİRSİNİZ .
Zero Latency tarafından "Multiplayer Free-Roam" ismi verilen bu düzenek, ilk gönüllülerinin tecrübelerinin gösterildiği bir video ile tanıtıldı. Aynı zamanda bu videoyu reklam amacıyla da kullanan Zero Latency, Multiplayer Free-Roam'ı kullanıma sundu. PAX Avustralya'da tanıtılan bu düzenek son derece eğlenceli görünüyor. Multiplayer Free-Roam'ın bir oyunu yaklaşık 45 dakika sürüyor. 63$'a bilet satışının gerçekleştirildiği bu sanal gerçeklik düzeneğinin rezervasyonları, şimdiden Şubat ayına kadar dolu.
Sanal gerçeklik cihazlarını kullanarak yapılması en keyifli şeylerden birisi, şüphesiz ki oyun oynamak. Bu eşi benzeri olmayan platformda oynanabilen oyunlar, maalesef bu sektörün yeni bir sektör olması nedeniyle pek kaliteli değil. "Zero Latency" adlı bir sanal gerçeklik cihazları ve uygulamaları üreticisi, kalitelesini göstermek adına sanal gerçeklik gözlüklerinin en eğlenceli halini bir düzenekle sergiledi.
Kurulan düzenekte seçilen oyunu oynamak adına birkaç gönüllü seçildi. Seçilen bu gönüllüler, taktıkları birkaç aksesuar, sanal gerçeklik gözlüğü ve ekipmanla birlikte belirlenen alana bırakıldılar. Geniş ve boş olan bu alan, Zero Latency tarafından sanal gerçeklik gözlüklerinin kullanımı için özel olarak hazırlanmıştı. Alanın ortasında hiçbir şeyden haberleri olmadan bekleyen gönüllüler, üzerilerine koşmaya başlayan zombilerle birlikte oldukça korkuyor fakat bir yandan da ateş ediyorlar.n soruları cevaplayacak. VİDEOSU NU BURDAN İZLEYE BİLİRSİNİZ .
Zero Latency tarafından "Multiplayer Free-Roam" ismi verilen bu düzenek, ilk gönüllülerinin tecrübelerinin gösterildiği bir video ile tanıtıldı. Aynı zamanda bu videoyu reklam amacıyla da kullanan Zero Latency, Multiplayer Free-Roam'ı kullanıma sundu. PAX Avustralya'da tanıtılan bu düzenek son derece eğlenceli görünüyor. Multiplayer Free-Roam'ın bir oyunu yaklaşık 45 dakika sürüyor. 63$'a bilet satışının gerçekleştirildiği bu sanal gerçeklik düzeneğinin rezervasyonları, şimdiden Şubat ayına kadar dolu.
0
yorum:
NASA, resmi Twitter hesabından bu sabaha karşı attığı tweet’te bu akşam saat 21.00’de Mars’la ilgili yeni bir keşifle ilgili açıklama yapacaklarını duyurdu. Eylül ayında da Mars’ta sıvı formda suyun keşfedildiği duyurulmuş ve gezegende yaşam izlerinin olabileceği yönünde ciddi iddialar ortaya atılmıştı. Bu akşam saatlerinde yapılacak olan duyurunun, Mars’ın atmosferi hakkında önemli bir keşif olduğu söyleniyor. Mars’ın yörüngesinde bulunan ve atmosferini araştıran MAVEN uzay aracının elde ettiği yeni bulgular, şimdiden bilim dünyasında ciddi bir merak uyandırmış . DAHA FAZLA BİLGİYE BURDAN ULAŞA BİLİRSİNİZ. http://go.nasa.gov/1OpIcJY NASA’nın Eylül ayında yapmış olduğu açıklamada, MRO uydusu tarafından elde edilen fotoğraflarda Mars’ın yüzeyinde sıvı izlerinin bulunduğu duyurulmuştu.
Bu akşam yapılacak olan duyuru, NASA’nın Twitter’daki resmi hesabından ve NASATV'den canlı olarak açıklanacak. Kurum, #AskNASA hashtag’iyle sorulan soruları cevaplayacak.
NASA, resmi Twitter hesabından bu sabaha karşı attığı tweet’te bu akşam saat 21.00’de Mars’la ilgili yeni bir keşifle ilgili açıklama yapacaklarını duyurdu. Eylül ayında da Mars’ta sıvı formda suyun keşfedildiği duyurulmuş ve gezegende yaşam izlerinin olabileceği yönünde ciddi iddialar ortaya atılmıştı. Bu akşam saatlerinde yapılacak olan duyurunun, Mars’ın atmosferi hakkında önemli bir keşif olduğu söyleniyor. Mars’ın yörüngesinde bulunan ve atmosferini araştıran MAVEN uzay aracının elde ettiği yeni bulgular, şimdiden bilim dünyasında ciddi bir merak uyandırmış . DAHA FAZLA BİLGİYE BURDAN ULAŞA BİLİRSİNİZ. http://go.nasa.gov/1OpIcJY NASA’nın Eylül ayında yapmış olduğu açıklamada, MRO uydusu tarafından elde edilen fotoğraflarda Mars’ın yüzeyinde sıvı izlerinin bulunduğu duyurulmuştu.
Bu akşam yapılacak olan duyuru, NASA’nın Twitter’daki resmi hesabından ve NASATV'den canlı olarak açıklanacak. Kurum, #AskNASA hashtag’iyle sorulan soruları cevaplayacak.
0 yorum: